Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yüzde 3,2'lik büyüme rakamının, bu küresel şartlarda iyi bir rakam olduğunu belirtti.
AA Editör Masası'na konuk olan Bakan Şimşek, "İlk çeyrek büyüme rakamları açıklandı, büyüme beklentilerin üzerinde çıktı. Büyüme rakamını nasıl değerlendiriyorsunuz" şeklindeki soruyu yanıtladı.
Şimşek, geçen senenin ikinci yarısında başlayan trendin devam ettiğinin görüldüğünü belirterek, büyümede çok daha sağlıklı bir yapıya doğru gidildiğini söyledi.
2010 yılı ve 2011 yılının ilk yarısında Türkiye'nin çok güçlü bir büyüme performansı gösterdiğini belirten Şimşek, büyümenin esas itibariyle iç talep kaynaklı olduğunu söyledi. Şimşek, şöyle devam etti:
"İç talep kaynaklı büyümenin bazı yan etkileri oluyor. O yan etkilerinden biri cari açık, diğeri enflasyon. Geçen sene aldığımız tedbirlerle yılın ikinci yarısında yeniden dengelenme sürecine girdik. 2011'in ilk yarısında büyüme yüzde 10'un biraz üzerinde. Fakat bu yüzde 10'u nasıl sağladık? Türkiye'deki iç tüketim ve yatırımlar reel olarak diyelim ki yüzde 15'in üzerinde büyümeye katkıda bulunmuş.
Buradaki büyüme, iç talepteki büyüme... Türkiye ekonomisi kapalı bir ekonomi olsaydı büyüme yüzde 15'in üzerinde olacaktı. Net ihracat büyümeyi 5 puanın üzerinde aşağı çekti. Türkiye çok hızlı koşmasına rağmen, net ihracatın olumsuz etkisiyle büyüme aşağı indi. İç talebin bu kadar hızlı gidiyor olmasının da yan etkileri var.
Yılın ikinci yarısında, iç talepte yumuşama sürecine girdik. Net ihracatın büyümeye katkısına bakarsanız, büyümeye katkısı neredeyse 2 puana yükseldi. Eskiden büyümeyi 5 puan aşağı çekiyordu."
"İlk çeyrekte büyüme, net ihracattan kaynaklandı"
Bakan Şimşek, ilk çeyreğe gelindiğinde bu trendin devam ettiğinin görüldüğünü ifade ederek, "Yılın ilk çeyreğinde büyüme, net ihracattan kaynaklandı" dedi.
Gayri safi yurt içi hasılanın neredeyse yüzde 70'ine tekabül eden özel tüketim, sıfır katkı gösterirken net ihracatın 4,5 civarında katkı gösterdiğine işaret eden Şimşek, stoklarda büyük bir erime olduğunu kaydetti.
Bakan Şimşek, şöyle devam etti:
"Gerek Avrupa'daki sıkıntıların getirdiği kötümserlik, gerekse iç talepteki yavaşlamayla birlikte Avrupa pazarındaki daralmayla birlikte stoklar hızlı bir şekilde eridi, ama işin özü itibariyle yüzde 3,2'lik rakam iyi bir rakam bu küresel şartlarda. En büyük ticaret ortağımız AB'nin içinde olduğu krizi dikkate alırsak oldukça iyi bir rakam.
Kompozisyonunu incelediğimiz zaman da sağlıklı bir büyüme. İhracattan kaynaklanan bir büyüme söz konusu. Bizim için sürpriz değil, öngördüğümüz bir büyüme.
Biz hükümet olarak yüzde 4'lük bir büyümeyi öngörüyoruz 2012'de. Yılın ilk yarısı bunun altında gerçekleşecek. Yılın ikinci yarısında Avrupa'daki krizin derinleşmeyeceği bir ortamdan global ortamdan yola çıkarak, yüzde 4 oranındaki bir büyümenin hala makul gerçekçi olduğunu söyleyebiliriz."
"AB'de yaşananlar ister istemez yansıyor"
Bakan Şimşek, geçmişte büyümenin beraberinde çok ciddi bir cari açık getirdiğini belirterek, AB'nin krizden dolayı iç talebinin küçüldüğünü, Türkiye'nin ürünlerine olan talebin zayıfladığını ve AB'de yaşananların Türkiye'ye ister istemez yansıdığını söyledi.
Başkan Şimşek, 2002 yılında Ortadoğu ve Kuzey Afrika'nın ihracattaki payının yüzde 12 düzeyinde olduğunu hatırlatarak, Avrupa'nın payının yüzde 57 civarında olduğunu söyledi.
Şimşek, "AB'deki bu sıkıntıları eğer Ortadoğu ve Afrika'ya açılımla telafi etme yoluna gitmeseydik bugün Türkiye ekonomisi çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacaktı" dedi.
Altın fiyatları bildiğiniz gibi sürekli olarak değişiklik göstermektedir. Türkiye altın fiyatları, aslında dünya genelindeki bazı parametrelere bağlıdır. Yani sadece Türkiye'ye bağlı herhangi bir piyasa altın fiyatlarını belirlememektedir. Bildiğimiz gibi dünya genelindeki borsaların açılış kapanış saatleri aynı anda olmamaktadır. Dünyanın herhangi bir yerindeki altın borsasında işlemler sonlanırken, bir diğerinde henüz yeni başlamaktadır.
Altın, yatırım araçları arasında uzun vadede kazanç sağlayan güvenilir bir maden olduğundan ve dilediğiniz anda alıcı bulabileceğinizden dolayı, çok fazla tercih edilmektedir. Altın fiyatlarını aslında dünya genelindeki ekonomiler aynı anda belirler. Borsanın en güçlü ülkesi ABD'dir. Bu nedenle de altın fiyatlarında daha çok ABD etkili olmaktadır. Geçtiğimiz dönemlerde altın fiyatlarını, ABD'de yaşanan krizler sıkça etkilemiştir. Bu nedenle altın fiyatlarının ABD'nin çeşitli kurumlarının davranışları doğrultusunda etkilendiğini söyleyebiliriz.
Bir başka açıdan baktığımızda altın, sadece kıymetli bir maden olarak yer almamaktadır. Altın aynı zamanda bir mücevher hammaddesidir. Özellikle bazı ülkelerde, mücevhere önemli ölçüde talep vardır. Türkiye de mücevher talebi fazla olan ülkeler arasında yer alıyor. Mücevher piyasasındaki bu talepler de altın fiyatlarına etki eden bir diğer unsurdur.
Altının aynı zamanda bir maden olduğunu hesaba katarsak, endüstriyel alanda da altına ihtiyaç olduğunu görürüz. Endüstriyel ihtiyaçlar, altın fiyatlarını ufak bir oranda da olsa etkilemektedir.
Altın fiyatlarını takip etmek ve en uygun zamanda altın alımı yapmak, tabii ki yatırımcılar için en doğru seçenek olacaktır. Siz de altın fiyatlarını takip ederek yatırımınız için uygun zamanı bekleyebilirsiniz.